SAKALDA KESMEK
1- Sakal, Sünnet-i Hüdâ sınıfından değil, Sünnet-i Zevâiddendir. Yani ibâdete değil âdete taalluk eden; uyulması güzel, terki de mubah olan sünnetlerdendir. Maamafih bu meselede de farklı görüşler, değişik içithatlar vardır. Bizim bu husustaki uyduğumuz hüküm, “Müridin fıkhı mürşidinin amelidir (sözüdür)” fehvâsı gereğince budur. Ayrıca, “Sakal erkeğin zînetidir (süsüdür); kendisine yakıştığı gibi bırakır” umdesi mucebince de, sakaldaki ölçümüz böyledir. Bu hususta da gene değişik kıstas ve uygulamaların olduğu malum... Salıveren de var, orta ve kısa kesen de… Bunun için de kimsenin kimseyi tenkide tâbi tutması uygun bir tutum ve davranış olmaz. Her mü’min, Ehl-i Sünnet ulemasının görüşleri çerçevesinde amel etmekte serbesttir.
1. Sünnet-i Hüdâ
2. Sünnet-i Zâide (cem’isi/çoğulu: ‘zevâid’ gelir).
-Uyulması, uygulanması hidâyet, terk edilmesi de dalâlet olan sünnetler, ‘sünnet-i hüdâ’ kısmına girer.
-Uyulması güzel, terki de mübah olan sünnetlere de, ‘sünnet-i zâide’ veya ‘sünen-i zevâid’ denir.
-Mesela ezan, ve kamet gibi sünnetler; "sünnet-i hüdâ" olarak tavsif edilmiştir. Bunlar İslâm dininin şiârıdır, başka dinlerde yoktur.
-Sünneti zevaide örnek sakal bırakmak.
2- Sakalı, sünnete uygun olarak bıraktıktan sonra kesmek caiz değildir. Çünkü bu şuna benzer; iki rek’at nâfile namaz kılmayanın bir vebâli yoktur. Fakat böyle bir nâfile namaza başladıktan sonra, kişinin, onu mâzeretsiz olarak bozması caiz olmaz. Sakalı bıraktıktan sonra kesmenin hükmü de böyledir. Hiç bırakmayan kimse bir sünneti terk etmiş, dolayısiyle onun faziletinden mahrum kalmış olur. Fakat bıraktıktan sonra mâzeretsiz olarak onu tıraş etmek, başta da belirttiğimiz üzere, İslâm âdâbına uygun bir davranış olmaz, caiz değildir.
Bu meseleyi Mehmed Emre hocaefendi merhum ‘Fetvalar’ında şöyle izah etmişlerdir:
“Sakal bırakmak sünnettir. Hiç sakal bırakmamış bir kimsenin tıraş olması bu sünneti ihmal olmaktadır. Bunun hükmü de kerahetle ifade edilir. Şayet sakalı bırakır da sonra keser ise, bu kerahet, katmerleşerek haram olur. Çünkü sünneti hor görme anlamı taşımaktadır. Yoksa mutlak manada sakalı tıraş haram olsa, bırakmasının da farz veya vacip olması gerekir. Hükme medâr olacak noktayı iyi tesbit etmek gerekir.”
Ustat Said Nursi (rh.)
«Bazı âlimler 'Sakalı tıraş etmek caiz değildir.' demişler. Muradları, 'Sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır.' demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur» (Emirdağ Lahikası-I, s. 48, 49)
TAM İLMİHAL SADETİ EBEDİYE
Âdet olduğu için, herkese uymuş olmak için sakal kazımak mekrûh olur. Zâlimler arasında kalıp, alay edilmemek, eziyyet görmemek için veyâ harâm ve küfr işlememek, yâhud farzları yapabilmek için, nafaka kazanmak, gençlere emr-i ma’rûf ve nehy-i anilmünker yapabilmek için, dîn-i islâma hizmet edebilmek, mazlûmlara yardım edebilmek, fitne çıkmasını önlemek için, sakalı büsbütün traş etmek câiz ve lâzım olur. Bu sayılan şeyler, sünneti terk etmek için özr olur, fekat, bid’at işlemek için özr olmazlar. İBNİ ABİDİN'DEN ALINTI
SAYFA 262
SAKAL KONUSUNDA AYRICA: http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1543-sakalin-ve-tiras-olmanin-hukmu.html