1 Ekim 2013 Salı

EVVABİN NAMAZI

EVVABİN NAMAZI


Akşam namazının sünnetinden sonra kılınan altı rekâtlık gayr-i müekked namaz. Evvâb, faal vezninde ism-i fâildir, günâhları terk ve hayırlı işler yapmak sûretiyle Allah'a dönen demektir. Çoğulu Evvâbin'dir. Evvâbin namazı, Allah'a çok itaat edenlerin namazı demektir. Ashab-ı kirâmdan Zeyd b. Erkâm, kuşluk vakti birtakım insanların namaz kıldıklarını görmüş de; "Bu adamlar pek âlâ bilir ki, bu saatten başka zamanda namaz kılmak, daha faziletlidir. Çünkü Resulullah (s.a.s.), "Evvâbin namazı, sıcaktan deve yavrularının ayakları yandığı zaman kılınır" buyurmuştur" (Müslim, Salât, 19).

Zeyd b. Erkâm, başka bir rivâyetinde şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.s.) Kûba'lıların yanına gitti. Vardığında, onlar namaz kılıyordu. Allah elçisi, onlara, 'Evvâbin namazı, sıcaktan deve yavrularının ayakları yandığı zamandır' buyurdu" (A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercümesi ve Şerhi IV, 2132).

Bu hadislerde, namazın kaç rekât kılınacağı belirtilmemiştir. İslâm âlimleri, sıcağın yükseldiği bu vaktin, kuşluk namazı için en elverişli ve faziletli olduğunu söylemişlerdir. Çünkü kuşluk namazının vakti, günün evveli olup, daha erken saatlerde de kılınabilmektedir.

Hz. Sevbân'dan nakledilen şu hadis de, evvâbin namazının önemini belirtir: "Allah Rasûlü, günün yarısından sonra namaz kılmayı severdi. Hz. Âişe, Ya Resulullah, sen bu saatte de mi namaz kılmayı seviyorsun? dedi. Resulullah (s.a.s.): "Bu saatte gök kapıları açılır ve Hak Teâla hazretleri, bu saatte kullarına rahmetle bakar. Bu namaz Âdem, Nuh, İbrahim ve İsâ'nın devam ettikleri bir namazdır" buyurdular (el-Askalânî, Bulûgu'l Merâm, Terc. A. Davudoğlu, II, 48). Evvâbin namazının dört rekât olduğuna dâir çeşitli hadisler nakledilmiştir. Akşam namazından sonra ve altı rekât kılındığına dâir hadisler de nakledilir ve bunların uygulamada daha yaygın olduğu bilinmektedir (Tirmizî, Salat, 32 1) .

Akşam namazının sünnetinden sonra iki ilâ altı rekat arasında kılınan nafile namaza da "evvâbin" denilmiştir. Hz. Peygamber, akşam namazından sonra altı rekat nâfile namaz kılanın evvâbinden (günah işleyip, arkasından hemen tövbe eden kimselerden) sayılacağını bildirmiş ve arkasından da şu ayeti okumuştur: "Rabbiniz, içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer salih kimseler olursanız, şüphesiz Allah tövbe edenleri affedicidir" (el-İsrâ, 17/25; bk. İbn Kesir, Tefsir, İstanbul 1985, V, 64, 65; Şürünbülâli, Şerhu Nüri'l-İzah, İstanbul 1984. s.74)

24 Eylül 2013 Salı

EN GÜZEL AHLAKI ÖZELLİKLER

            EN GÜZEL AHLAKI ÖZELLİKLER

En mühim vazifelerimiz, en güzel ahlâkî esaslarımız Nisa Sûresi, 36. âyet-i kerîmesinde tavsiye buyurulmaktadır. Bu âyet-i kerîme şöyle tefsir edilmiştir:

Ey Müslümanlar!

  • (Allâhü Tealâ'ya ibadet ediniz) onu tevhide; Allâh'dan başka ilah olmadığına inanıp ona itaata, namaz, oruç gibi ibadetlere devam ediniz.
  • (Ve ona hiçbir şeyi şerik koşmayınız) Cenâb-ı Hakk’a âşikâr ve gizli surette hiçbir şeyi ortak ve benzer tutmayınız.
  • (Ve anaya, babaya iyilik ediniz) onların haklarına riayet, kendilerine yardım ve hürmet eyleyiniz, onlara duada, teşekkürde bulununuz.
  • (Ve akrabalara;) kardeşler, amcalar, dayılar gibi yakınınız olan kimseye de iyilikte bulunun, onlarla güzel konuşup görüşünüz.
  • (Ve yetimlere) babalarını kaybetmiş, yardıma muhtaç bulunmuş çocuklara da elden gelen yardımı esirgemeyiniz.
  • (Ve yoksullara) fakirlere, hiç malları olmayanlara, çalışıp kazanmaktan mahrum bulunanlara da ihsanda bulununuz onların hallerine merhamet ediniz.
  • (Ve yakın komşuya) size akrabalık veya civar itibariyle yakın olan komşuya da iyilikte bulununuz,
  • (Ve uzak komşuya) da akrabalık veya civar itibariyle uzak bulunsalar bile iyilik ediniz.
  • (Ve yanınızdaki arkadaşa) beraber yolculuk yaptığınız kimseye ve beraber ticarette, sanatta veya ilim tahsilinde bulunduğunuz zata veya refikanız olan kadına da iyilik ediniz, ona da ihsanda, iyi muamelede bulununuz.
  • (Ve yolcu olana) yurdundan ayrılmış bulunana, misafir sayılana da yardım ediniz.
  • (Ve sağ ellerinizin mâlik olduğu) kölelerinize, cariyelerinize ve hayvanlara güzelce muamelede bulununuz, onlara güçlerinin yetmeyeceği işleri gördürmeyiniz.
  • (Şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ, mütekebbir) yakınlarına, komşularına ve diğer insanlara karşı kibir ve azamette bulunan şahsı (ve müftehir olanı) başkalarına karşı övünen şahsı (sevmez) onun bu haline razı olmaz.